Şimdi okullu olduk,
Sınıfları doldurduk,
Sevinçliyiz hepimiz,
Yaşasın okulumuz.
Dizeleri okurken içinizden melodiyi mırıldandığınızı, kendi ilkokul zamanınıza doğru şöyle hızlı bir geçiş yaptığınızı hisseder gibiyim.
2021-2022 Eğitim Öğretim yılı 6 Eylül günü resmen başladı. Çocuklarımız 1,5 yıllık uzaktan eğitim macerasından sonra sınıflarımızı doldurdu. Öğrencilerine hasret kalan öğretmenler akademik kaygılarla öğrencilerini karşıladı. Hem kendi okulumda gözlemlediğim hem de meslektaşlarımdan edindiklerime göre öğrencilerimizde davranış sorunları geçmiş yıllara göre artış göstermiştir. Akademik takvimlerimizi planlarken öğrencilerin akranlarından uzun süre ayrı kaldığını, sosyal ve duygusal etkileşimin azaldığını bunun akabinde, çocuklarda bencillik ve kural tanımazlık davranışlarında artış yaşanacağını göz ardı etmişiz. Maalesef şu an yaşayarak tecrübe etmekteyiz. Okulların açıldığı ilk birkaç hafta 3. Ve 4. Sınıf öğrencilerinde bile ders esnasında sınıf tan izin almaksızın tuvalete gitmek için çıktıklarını, empati kurmaksızın birbirlerini acımasızca eleştirdiklerini gördük.
Eğitim sadece akademik girdilerden oluşmaz. Her bölgenin, her okulun, her sınıfın dokusu vardır. Bu yüzden duygusal, sosyal ve bilişsel ihtiyaçlar farklılık gösterebilir. Ortak olan tek bir alanımız vardır. Çocuklarımız. Bizlere emanet edilen çocukların dünyanın her yerinde ortak gelişim özellikleri gösterdiklerini unutmamalıyız. Biz öğretmenler, sınıflarımızda öğrenciyi merkeze alan, bilgiyi üretebilen ve günlük hayatta işlevsel olarak kullanabilen, empati kurabilen, topluma ve kültüre katkı sağlayabilen ortamlara dönüştürebilmeliyiz.
Öğretimlerimizi planlarken ve derslerimizi oluştururken iş birliğinin güdüleyici olma, dikkat arttırma, problem çözme, üst düzey becerileri geliştirme, farklı bakış açısıyla bakabilme, empati kurma, fikirlere saygı duyma, hoş görülü olma, tartışmayı öğrenme, demokratik yaşama alışkanlık kazanma gibi alanlara fayda sağladığı unutulmamalıdır. Bu nedenle öğretim ortamlarında iş birliği desteklenmelidir. Öğretmen İş birliği gerektiren öğretim ortamları oluştururken grup üyeleri seçme ve grup kurallarını belirlemede, farklılıklardan yararlanılmalıdır. İş birliğini daha önceden deneyimlememiş öğrenciler için ilgili sorular sormalarını sağlayacak hazırlık becerileri geliştirilmelidir. Öğretmenler kolaylaştırıcı ve koçluk rolü üstlenmelidir.
Çağımız insanlardan karşılaştığı sorunlara çözüm üretebilmesi, doğru bilgiye ulaşabilmesi, farklı bakış açısıyla bakabilmesi, karar verebilmesi, yenilikçi yaklaşabilmesi, zamana ayak uydurabilmesi, yeni şeyler ortaya koyabilmesi, farkındalık yaratabilmesi, yeni şeyler ortaya koyabilmesi, ilgi ve yeteneklerinin farkında olabilmesi için takım halinde hareket ederek işbirliği içinde olmasını istemektedir.
Sorumluluğu paylaşmayı öğrenen çocuklar, iş birliğinden mutluluk duyar. Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz anlayışı ile iş birlikçi öğrenme pozitif bağımlılıkla örtüşmektedir. Bu yönüyle iş birliği dayanışma algısıyla ileriki yaşamlarında karşılaştıkları güçlükleri iş birliği ile aşamalarını sağlamaları bakımından önemli bir sonuç taşımaktadır.
ESRA KÜÇÜK
SINIF ÖĞRETMENİ